Ana içeriğe atla
Görsel
parmaklıklar arkasında bir kadın ve arkasında İsviçre manzarası ve bayrağı olan bir imaj

Stop N Delay | “Beklemekten Daha Fazlasıyız” — Stop N Delay Hareketiyle Bir Direniş Hikâyesi

Kolektifimizin üyesi Zelal Karataş'ın Stop N Delay inisiyatifi üyeleriyle asile.ch için gerçekleştirdiği röportaj asil.ch 203 nolu bülteninde yayınlandı. Bu röportajda, Stop N Delay inisiyatifimizin, ortaya çıkış sürecine hem de İsviçre’de N kimliğiyle yaşayan mültecilerin maruz kaldığı gerçekliklere ışık tutuyoruz. 

Bu sözlerle, Federal Kabul Merkezlerinde (CFA) yaşanan adaletsizlikleri görünür kılmak ve dışlanmaya, bitmeyen bekleyişe ve dayatılan sessizliğe karşı kolektif direnişimizi paylaşmak istiyoruz.
Biz sadece dosyalardan ya da istatistiklerden ibaret değiliz.
Biz sesiz, biz hayatız, biz direnişiz.

Aşağıda asile.ch sitesinde yayımlanan röportajın tamamını bulabilirsiniz.

"Stop N Delay | “Beklemekten Daha Fazlasıyız” — Stop N Delay Hareketiyle Bir Direniş Hikâyesi

Zelal Karataş

İsviçre’de iltica sürecindeki yıllar süren bekleyişler yalnızca hukuki bir süreç değildir: belirsizlik aynı zamanda sosyal tecridi derinleştirir ve büyük bir umutsuzluk yaratır. Buna karşı kolektif bir ses yükseldi: Stop N Delay. “N”, sığınmacılara verilen oturum statüsünü ifade ederken, “Delay” (gecikme), karar sürecinin uzunluğunu ve getirdiği kaygıyı vurguluyor. Dosyaları çekmecelerde unutulan insanların deneyiminden doğan bu inisiyatif, Kürt ve Türkiyeli mülteciler tarafından başlatıldı; ancak hedefi, bu sorunları yaşayan herkesin sesi olmak.

 

Senay: “Hapisten kaçmak için İsviçre’ye sığındım. Bugün kendimi yine kapalı hissediyorum.”
“Bir buçuk yıldır buradayım,” diyor 37 yaşındaki Senay. “İfade verirken sözüm kesildi, kendimi anlatamadım. Yedi aydır hiçbir cevap yok. Ama beni asıl tüketen şey, bu izolasyon.” Saint-Gall’de uzak bir kampta Senay, saatine 1,5 CHF ödenen zorunlu topluluk işlerinde çalışıyor. “Haftada sadece üç saat Almanca kursu var. Öğretmen gelmediğinde yerine niteliksiz biri geçiyor. Bu ciddiyetsiz ve yetersiz.”

Görsel
parmaklıklar arkasında bir kadın ve arkasında İsviçre manzarası ve bayrağı olan bir imaj
Senay : «Je me suis réfugiée en Suisse pour ne pas être emprisonnée. Aujourd’hui je me sens enfermée. »

 

Bekleyişin yarattığı yük bazen beklenmedik sonuçlar doğurabiliyor: “Eşim Türkiye’den benimle gelemedi. Artık annelik için uygun yaşımı geçiyorum. Bu beni çok kaygılandırıyor. O da riskli yollarla değil, resmi olarak gelebilsin istiyorum. Ama iltica başvurum sonuçlanmadığı sürece bu mümkün değil. Belirsizlik, sadece bizi değil, hayallerimizi de görünmez kılıyor.”

 

Nese (48 yaşında), Stop N Delay üyeleri arasında en uzun bekleyişi yaşayanlardan biri. Üç yıl boyunca “N oturum” ile bir kamp ortamında, birlikte kalacağı kişileri seçemeden yaşamak zorunda kaldı. “Kadınlar şiddete ve tacize maruz kalıyordu. Polis korumuyordu, saldırganları merkeze geri getiriyordu. Biz kadınlar olarak örgütlendik, kendi öz savunmamızı kurduk. İşte o zaman kolektif mücadelenin önemini anladım. Yalnız değiliz.”

 

İşte bu ortak ihtiyaçtan Stop N Delay doğdu. “Her şey SEM (Göç Sekretaryası) önündeki bir oturma eylemiyle başladı. Mülteci grupları arasında fikir alışverişi yaptık. Bireysel mücadeleler yeterli değildi. Sorun kolektifse, çözüm ve mücadele de kolektif olmalıydı. Bir manifesto yazdık, sosyal medya hesapları açtık. Stop N Delay böyle doğdu.”

 

Musa: “Kaldığım kampın girişi. Bir geçiş alanı gibi, ama bana hep açık bir hapishaneyi hatırlatıyor. İki buçuk yıldır bu kapıların arasındayım. Ne tamamen içindeyim, ne tamamen dışında. Zaman, umut, hayat durmuş gibi.”

 

Nese daha da ileri gidiyor: “Defalarca küllerimden yeniden doğmak zorunda kaldım. Oturum alsam bile mücadeleye devam edeceğim. Stop N Delay uzun zamandır kafamda kurduğum şeyin vücut bulmuş hâli.”

 

Musa, iki buçuk yıl bekledikten sonra negatif karar aldı. Federal İdare Mahkemesi’ne (TAF) itiraz etti. “Bu kadar uzun süreceğini bilseydim, İsviçre’ye gelmezdim. Başvurum, siyasi profilimin yeterince ‘politik’ olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Belgeler ve argümanlar sunmamıza rağmen birçok kişi ret cevabı alıyor. En açık davalar bile reddediliyor.”

Görsel
hapishaneyi andıran kamp görüntüsü
Musa : «C’est l’entrée du foyer où je vis. Cela ressemble à un passage, mais cela me fait toujours penser à une prison ouverte. Je vis entre ces portes depuis deux ans et demi. Je ne suis ni tout à fait à l’intérieur, ni tout à fait à l’extérieur. Tout semble s’être arrêté… Le temps, l’espoir, la vie. »

 

Bern’deki bir danışma toplantısında, “kararların bir yıl içinde verilmesi gerektiği” kuralının yalnızca bir öneri olduğunu öğreniyor Musa. “Yani bağlayıcı değilmiş. Altı yıldır karar bekleyenler var. Basit bir mektuba bile yanıt verilmiyor. Otomatik mesaj geliyor: ‘Yoğunluktan dolayı gecikme yaşanıyor’.”

 

“Bazen düşünüyorum, bir ret kararı almak bile rahatlatıcı olurdu. En azından bu belirsizlik sona ererdi.”

 

Stop N Delay, bu belirsizlikten birlikte çıkmanın adıdır. “Hâlâ kamplarda yaşıyoruz, yavaş ilerliyoruz ama bu bekleyiş bizi tüketiyor, hayal kurma ve öğrenme isteğimizi köreltiyor,” diyor Senay. Musa ekliyor: “Engellere rağmen kamuoyunu bilgilendirmek, SEM’e kolektif mektup göndermek istiyoruz. Mücadelemiz dayanışmayla büyüyor.”

 

Bu insanlar sessizliği değil, sözü; boyun eğmeyi değil, örgütlenmeyi seçti.
Nese diyor ki: “İltica sistemine boyun eğmedim. İsviçre’ye geldim diye her şeyi kabul etmek zorunda değilim.”

Görsel
bir bahar görüntüsü, çiçekler ve doğa
Musa : «C’est l’entrée du foyer où je vis. Cela ressemble à un passage, mais cela me fait toujours penser à une prison ouverte. Je vis entre ces portes depuis deux ans et demi. Je ne suis ni tout à fait à l’intérieur, ni tout à fait à l’extérieur. Tout semble s’être arrêté… Le temps, l’espoir, la vie. »

 

Stop N Delay yalnızca iltica sistemindeki adaletsizlikleri ifşa eden bir ses değil; aynı zamanda dayanışma, kolektif eylem ve direnişin umudunu da taşıyan bir sestir.
Ve bu ses, her geçen gün daha güçlü yankılanıyor.