Ana içeriğe atla
Görsel
parlamento önündeki eylemden görüntü

Bern’de mültecilerden eylem: “Yunanistan Dublin’i Durdurulsun!”

Bern Bundesplatz’da toplanan yüzlerce kişi, İsviçre’nin Dublin Anlaşması kapsamında Yunanistan’a sığınmacı iadesini protesto etti. “STOP DUBLIN GREECE” inisiyatifi tarafından düzenlenen eylemde, sığınmacıların insanlık dışı koşullara gönderilmesine karşı tepkiler yükseldi. Eyleme çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve göçmem öz örgütlenmesi PangeaKolektif de yer aldı.

 

Göstericiler, “İltica haktır, tanınmalıdır!”, “Yunan’a Dublin Durdurulsun!” ve “İnsanca bir yaşam istiyoruz!” sloganlarıyla İsviçre yetkililerine seslendi. Etkinlik, federal parlamentonun önünde yapılan açıklamanın ardından şehir merkezinde yürüyüşle devam etti.

 

Katılımcıların dağıttığı bildiride, İsviçre’nin Yunanistan’a henüz fiili iade gerçekleştirmemiş olmasına rağmen, alınan yeni kararların kaygı verici olduğu belirtildi. 1951 Cenevre Sözleşmesi, AİHM içtihatları ve “non-refoulement” (geri göndermeme) ilkesine dikkat çekilerek, bu iadelerin uluslararası hukukla bağdaşmadığı vurgulandı.


İnsiyatifin yaptığı basın açıklaması şöyle;

İltica Hakkı İnsan Hakkıdır: Dublin İadeleri Durdurulsun

İltica hakkı, zulümden kaçan bireylerin en temel insan haklarından biridir ve başta 1951 Cenevre Sözleşmesi ile 1967 Protokolü olmak üzere birçok uluslararası belgeyle güvence altına alınmıştır. Bu hak, özellikle politik görüş, etnik köken, dini inanç veya sosyal aidiyet nedeniyle baskı gören bireyler için hayati öneme sahiptir.

 

İsviçre, şimdiye kadar Yunanistan’a fiili bir iade gerçekleştirmemiştir. Ancak son dönemde Dublin Anlaşması kapsamında birçok sığınmacıyı Yunanistan’a iade etme yönünde kararlar almış, bu kararlar şu an federal mahkemeye taşınmış durumdadır. Bu süreçte, İsviçre makamlarının nihai kararı belirleyici olacaktır.

AİHM içtihatları uyarıyor

İsviçre Konfederasyonu, tarafı olduğu uluslararası sözleşmelere saygılı, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını önceleyen bir devlettir. İsviçre’nin bu temel ilkelerle uyumlu hareket ederek Cenevre Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatlarına bağlı kalması gerekmektedir. Özellikle M.S.S. v. Belgium and Greece (2011) kararında AİHM, Yunanistan’a yapılan iadenin sığınmacıyı insanlık dışı muameleye maruz bırakabileceğini tespit etmiş ve Dublin prosedürünün her koşulda işletilemeyeceğini vurgulamıştır.

Yunanistan güvenli değil

Yunanistan, halen bu içtihatla uyumlu reformlar gerçekleştirmemiş; sığınmacılar için etkili koruma, sağlık, barınma ve adil yargı erişimi sağlamamıştır. Geri itmeler, kötü muamele, Türkiye’ye yasa dışı iadeler ve güvenlik riskleri halen gündemdedir. Bu koşullar altında, Dublin sürecinin uygulanması, mültecilerin hayatını doğrudan riske atabilecek sonuçlar doğurabilir.

Türkiye’den gelen politik mülteciler tehlike altında

Ayrıca, Türkiye’den gelen birçok politik mülteci, geçmişte yaşadığı baskıların yanı sıra halen Türk devleti tarafından tehdit edilmektedir. Muhalif kimlikleri, sosyal ya da siyasi faaliyetleri nedeniyle yeniden cezalandırılma riski altındadırlar. Bu gerçeklik, iade kararlarının yalnızca idari değil aynı zamanda siyasi sonuçlar doğurduğunu da göstermektedir.

 

Talepler;


● Yunanistan’a geri gönderilmek, bizler için ciddi bir risk ve insan hakları ihlalidir. Bu iadelerin durdurulmasını talep ediyoruz.
● Yaşayacağımız tehlikeleri belgelerle sunduk. Bu belgeler ile birlikte AİHM kararları ve uluslararası raporların dikkate alınmasını istiyoruz.
● Uzun süreli belirsizlik, ciddi psikolojik sıkıntılara yol açmaktadır. Hayata katılmak, üretmek ve güvenli bir yaşam sürmek istiyoruz. Bu nedenle iltica hakkımızın tanınmasını talep ediyoruz.
● İsviçre halkını ve devletini, bu konuda duyarlılık göstermeye ve insanca yaşam talebimizi kabul etmeye çağırıyoruz.
● Yaşamlarımızı tehdit eden bir ülkeye gönderilmek istemiyoruz.

PangeaKolektif: “Buradayız, Çünkü Bir Gerçek Var”

PangeaKolektif tarafından yapılan konuşmada yalnızca dayanışma göstermek için değil, aynı zamanda Avrupa’nın göç rejimindeki adaletsizlikleri haykırmak için toplandıklarını belirtildi.

“Avrupa’nın Göç Rejimi Adaletsizdir”

Açıklamada, özellikle Dublin sistemi hedef alınarak şu ifadelere yer verildi:

“Avrupa’nın göç rejimi adaletsizdir. Dublin sistemi insanlık dışıdır.”

PangeaKolektif, Dublin uygulamasının mültecileri yalnızca ilk giriş yaptıkları ülkeye mahkûm ettiğini, bunun da insanlık onuruna aykırı olduğunu vurguladı.

“Yunanistan’da Ne Değişti?”

İsviçre devletinin, bir dönem Yunanistan’a geri gönderimleri askıya aldığı hatırlatılan açıklamada, şu sorularla mevcut uygulama eleştirildi:

“Peki şimdi ne değişti? Yunanistan’da insanlar hâlâ kamplarda çürütülüyor, sığınmacılar sokaklarda hayatta kalma mücadelesi veriyor.”

PangeaKolektif’e göre değişen tek şey Avrupa’nın siyasi öncelikleri. İnsan hayatı değil.

“Sığınma Hakkı Müzakere Edilemez”

Sığınma hakkının pazarlık konusu yapılmasına karşı çıkan PangeaKolektif, bu hakkın evrensel ve tartışılmaz olduğunu belirtti:

“Sığınma hakkı pazarlık konusu değildir. İnsan hakları müzakere edilemez!”

“Dublin Sistemi Bir Adaletsizlik Mekanizmasıdır”

Kolektif, Dublin uygulamasının mültecilere yönelik üç temel ihlali beraberinde getirdiğini belirtti:
    •    Göçmenleri kriminalleştiriyor,
    •    Sınırları silah haline getiriyor,
    •    Avrupa’yı beyaz, zengin ve ayrıcalıklı bir kale olarak inşa etmeye çalışıyor.

 

Miting, Migration Solidarity Network(Göçmen Dayanışma Ağı) tarafından yapılan konuşmanın ardından son buldu.

 

PangeaKolektif Haber Merkezi