Şiddet gördü, arbede suçlamasıyla karşılaştı: Şükriye Erol açlık grevinde
Türkiye’de uzun yıllar Kürt siyasetinde aktif olarak yer alan ve 8 Aralık 2022’de siyasi baskılar nedeniyle İsviçre’ye iltica eden Şükriye Erol, sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya. Önceki gün sabah Zürih Havalimanı’na götürülen Erol’un Türkiye’ye iade edilmek istendiği öğrenildi. Dün Erol'un açlık grevine başladığı öğrenildi.
“Dayanışmayı büyütelim”
Cezaevinden gönderdiği mesajda kendisiyle dayanışma gösteren herkese teşekkür eden Şükriye Erol, “Dayanışmanın büyümesi gerekiyor. Ancak birlikte hareket ederek bu tür adaletsizlikleri aşabiliriz” dedi.
“Ters kelepçe, yere yatırma, başa bastırma”
Erol’un oğlu Seyfettin Erol, gazeteci Mehmet Murat Yıldırım’a yaptığı açıklamada, annesinin gözaltı sürecinde ciddi fiziksel şiddete maruz kaldığını anlattı. “Annem gözaltına alınırken ters kelepçeyle yere yatırıldı, kafasına bastırıldı. Vücudunda darp izleri var. Yarın darp raporu alıp belgelemeyi planlıyoruz” dedi.
Seyfettin Erol, annesinin halihazırda psikolojik tedavi gördüğünü ve yaşananların onu derinden etkilediğini belirtti: “Genel sağlık durumu şimdilik iyi ama maruz kaldığı baskılar yeni değil. Babam 1992’de Mardin’in Yaydere köyünde devlet güçleri tarafından öldürüldü. Annem o günden bu yana Kürt hareketi içinde aktif. HDP ve DBP’de eşbaşkanlık yaptı, çeşitli görevlerde bulundu. Bu yüzden hakkında 34 ayrı ceza dosyası açıldı, geçmişte cezaevinde kaldı.”
“İtiraz değerlendirilmeden sınır dışı kararı verildi”
Ailenin 2022 yılında İsviçre’ye yaptığı iltica başvurusu sonrasında, Şükriye Erol’un siyasi geçmişine ve Türkiye’de karşı karşıya kaldığı tehditlere dair tüm belgeler İsviçre Göç Sekreterliği’ne (SEM) sunuldu. Ancak Erol’un yaptığı hukuki itirazın teknik bir hata nedeniyle işleme alınmadığı ve bu yüzden doğrudan sınır dışı kararı verildiği belirtildi.
Seyfettin Erol, 17 Haziran’da kendilerine zorla gönderilmeye yönelik belge imzalatılmak istendiğini, gerekçelerini açıklayarak bunu reddettiklerini söyledi. Aynı gün annesinin de görüşmeye alındığını aktaran Erol, “Annem belgeleri imzalamayı reddettiği için, Glarus Migrasyon Ofisi’nde polis müdahalesiyle karşılaştı. Aşırı güç kullanılarak kelepçelenmeye çalışıldı. O an yaşadıklarını bir ses kaydıyla kamuoyuna duyurmaya çalıştı. Oradaki tüm migrasyon personeli de olaya tanıklık etti” dedi.
“İşkenceye direnmek suç sayılamaz”
Erol ailesine yöneltilen “arbede çıkardıkları” yönündeki suçlamalar da tepki çekti. İnsan hakları savunucuları, “zorla müdahaleye ve işkenceye karşı direnişin ‘kamu düzenine karşı gelme’ gibi gösterilmesi kabul edilemez” diyerek, İsviçre makamlarını sorumluluk almaya çağırdı.
Seyfettin Erol, son olarak şunları söyledi, “Bu sadece annemle ilgili bir mesele değil. Aynı durum eşim ve çocuklarım için de geçerli. İsviçre’nin temel haklara uygun davranmasını, adil bir yaklaşım göstermesini bekliyoruz. Bu ülkede hukuk mülteciye de işlemeli.”
Haber: Mehnmet Murat YILDIRIM