Birinci bölümde göçmenlerin “Tom Amcalaşmaları”nın izini sürmeye çalıştım. Bu bölümde de aynı izlekte devam etmeye çalışacağım.
İkinci bölümün başlığını, insan evladının anlattığı bütün hikayelerin “anatomi kitabının” yazarı çok değerli Joseph Champel’den mülhem, “göçmenin araftaki (purgatory) sonsuz yolculuğu” olarak yazdım.
Böyle deneme tarzında ve fragmantal bir metin yazmak insanın kolayca “yoldan sapmasına” çanak tutan bir pratik.
Yazan : A. Halûk Ünal
Son sözümü bu kez baştan söylemek iyi olabilir. Okuyucuya da kolaylık.
Her göçmenin içinde iki “siyah” yaşar, biri Tom Amca, diğeri Malkolm X.
Hangisini beslerseniz ruhunuzu o ele geçirir.
Niye mi “siyah”? Çünkü artık, bütün göçmenler modern köleleriz.
Bunu, şu ana kadar hiç düşünmemiş olanlardansanız, bu tartışmayı daha sonra, eni konu yapmak üzere masanın bir köşesine bırakıyorum.
Her topluluk, kendi “düşmanı”na biat edene bir isim takar.
Yazan: Bayram Kaya*
Günümüzde Göç olgusu yalnızca ulus ötesi göç veren, göç alan ve transit ülkeleri değil, aynı zamanda insan düşüncesini, sosyal bilimleri ve felsefi düşünceyi de derinden etkileyip dönüştürmektedir. İnsan hareketliliğinin artışı, büyük demografik dönüşümler ve çok çeşitli toplumsal, politik ve ekonomik sonuçlar, benzeri görülmemiş bir ilgiyi göç olgusuna yöneltmiştir.
İki yıla varan bir süredir İsviçre' de kamplarda yaşamaktayım. Bu süre içerisinde kendi isteğim dışında ( biri sürgün edildiğim deport kampı olmak üzere) toplam altı kampta kaldım.
Şunu net olarak gözlemlemiş oldum ki; kantonlar arası bir takım uygulama farklılıkları olmakla birlikte, tümünde sistem kesinlikle aynı temel mantıkla işliyor: Gerek ilk kamplarda ve gerekse de entegre kamplarında mülteciler ucuz iş gücü olarak görülmekte ve kullanılmaktadır.
Tüm kamplarda , kamp yönetimi alenen TAŞARONLUK yapmaktadır.
Söyleşi Cemile Gizem Dinçer, Eda Sevinin
İlk bölümde “göç/mültecilik sorunu” denen hadisenin aslında “Avrupa” sorunu ve krizi olduğu tezini nakletmiştik. İkinci bölümde bu krizin dinamiklerine ve niçin hak merkezli mücadele yerine özgürlük merkezli mücadeleye ağırlık vermek gerektiğini dinlemek üzere, “göç otonomisi” üzerine çalışan Nicholas De Genova’ya bağlanıyoruz.