Ana içeriğe atla
Görsel
HALİME_AKIN_KOLAJ

Halime Akın ve üç çocuğu Türkiye’ye sınır dışı edildi: Zorla geri gönderilirken ‘darp’ ve ‘işkence’ iddiası

İsviçre’de iltica başvurusunda bulunan Halime Akın ve üç çocuğu, 27 Mayıs sabahı Luzern’de kaldıkları evden polis zoruyla alınarak Türkiye’ye sınır dışı edildi. Akın, sınır dışı işlemleri sırasında maruz kaldığı muameleyi “şiddet ve insanlık dışı” olarak tanımladı. 10 aylık bebeği, 4 ve 10 yaşındaki çocuklarıyla birlikte gönderilen Halime Akın, geri gönderilmeleriyle ilgili Luzern’de yapılacak miting öncesinde bir mesaj göndererek yaşananlara kamuoyunun sessiz kalmaması çağrısında bulundu.


Halime Akın, eşi Hasan Akın ve iki çocuğuyla birlikte 23 Ekim 2023’te Zürih’te iltica başvurusunda bulundu. Aile, Türkiye’nin Batman şehrinde yaşadıkları dini baskı, Hizbullah’a yakın çevrelerin tehditleri ve muhafazakâr toplum dayatmaları nedeniyle ülkeyi terk ettiklerini beyan etti. Ancak başvuru kısa süre içinde reddedildi ve itiraz hakkı tanınmadan dosyaları kapatıldı.

 

Aile daha sonra Almanya’ya geçerek burada bir süre sığınma aradı. Halime Akın, üçüncü çocuğu Zeyn’i Almanya’da dünyaya getirdi. İlk olarak Almanya’dan baba Hasan Akın, dört aylık bebek ve 4 yaşındaki Talha Umut İsviçre’ye gönderildi. Halime Akın ve diğer çocuklar da kısa bir süre sonra Dublin Anlaşması gereği İsviçre’ye iade edildi.

 

Cezaevi, kadın sığınma evi ve zorla geri gönderme

 

İade edilen Hasan Akın, Zürih havalimanındaki sınır dışı merkezinde 3 ay cezaevinde kaldı. Burada psikolojik baskı gördüğü belirtilen Akın, kendi rızasıyla Türkiye’ye geri gönderilmeyi kabul etti ve 23 Nisan 2025 sabahı Türkiye’ye iade edildi. Halime Akın ise üç çocuğuyla birlikte Luzern’de bir kadın sığınma evine yerleştirildi.

 

18 Şubat 2025’te zorla sınır dışı edilmek istenen Halime Akın, bu karara direndi. Kolluk kuvvetlerinin şiddetine uğradığını belirterek hastaneden darp raporu aldı ve itirazda bulundu. Ancak karar değişmedi.

 

“Çocuklarımın çığlıklarına kimse kulak asmadı”

 

27 Mayıs sabahı, Halime Akın’ın kaldığı eve yaklaşık 20 polisle baskın yapıldı. Akın’ın iddiasına göre polis kendisini ters kelepçeyle bağladı, çocuklarının ağlamalarına aldırış etmeden onu zorla polis aracına bindirdi. Luzern’den Zürih’e kadar bağlı şekilde taşındı. Zürih havalimanında ise uçuş öncesi bekleme sırasında sandalyeye bağlandı.

 

“10 yaşındaki oğlumun kollarını bağladılar. Kelepçe takmadılar ama kalkıp tepki gösterdiğinde göğsüne vurup zorla oturttular. Kalkmasına izin vermiyorlardı. Oğlum, ‘Kardeşim ağlıyor, anneme vermiyorsunuz, ben yanına gideyim, beni görünce sakinleşir’ diyordu. Ama bizi hep ayrı oturttular. Çocuklarımın çığlıklarına kimse kulak asmadı.”

 

“Uçakta sekiz polis ve bir doktor vardı. Polislerden biri kafamı eğdi, ağzımı kapattı, ayaklarımı sıktı. Hareket edemedim. 250 frankla Türkiye’ye gönderildim. Bize hiçbir sosyal destek sağlanmadı.”

 

Psikolojik tedavi gören çocuklar da gönderildi

 

Halime Akın, büyük çocuğuyla birlikte psikolojik tedavi gördüklerini, sınır dışı sürecinin tüm ailede derin bir travma yarattığını belirtiyor. Üç çocuğundan biri henüz 10 aylık. Akın ailesine İsviçre makamları tarafından herhangi bir psiko-sosyal destek sağlanmadığı ifade ediliyor.

 

“Ben yaşadım, bir başkası yaşamasın”

 

Halime Akın, Türkiye’ye zorla gönderilmeden önce gönderdiği mesajda yaşadıklarının sadece kendisiyle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu, “Ben bunları yaşadım, bir başkasının yaşamasını istemem. Hiçbir kadın, hiçbir çocuk böyle bir muameleye maruz kalmamalı. Bu sessizlik sürdükçe başkaları da aynı acıyı yaşayacak. Lütfen susmayın. Hukuki mücadelemi sürdüreceğim. Hem kendim hem de benimle aynı kaderi paylaşan mülteciler için bu süreci ifşa etmeye devam edeceğim.”

 

Haber: PangeaKolektif