Ana içeriğe atla
Görsel
Nurten Kirmizigül'ün eylem fotoğrafı

“Mülteciyim, köle değil!”

Hak, hukuk ve eşitlik konusunda Valais sınıfta kaldı.

Haziran 2022’de “Politik mülteciyim, köle değil!” sloganıyla oturma eylemine başlamıştı. Kızlarıyla birlikte 3,5 odalı bir evde otururken, kızlarının Cenevre’ye taşınmasıyla daha küçük bir eve taşınmak istendi. Ancak kendisine seçenek sunulmadan ve öncesinde görmesine dahi izin verilmeden taşınması dayatılan stüdyonun yaşanmaz halde olması üzerine taşınmayı reddetmiş ve yaptığı görüşmelerden sonuç alamayınca bu eyleme başlamıştı. 

 

Nurten Kırmızıgül’ün talepleri, eyleme başlayalı 24 saat olmadan kabul edilmişti. Eyleme kadar kanton içinde başka hiçbir boş stüdyo olmadığını belirten BACR (Bureau d'accueil pour candidats réfugiés du Valais central)’nin aradan 24 saat geçmeden yeni bir stüdyo önermeleri elindeki kaynakları keyfi bir şekilde kullandığını ve mültecileri hem yasalar hem de uygulamalar konusunda yanlış bilgilendirdiğini ispatlamış oldu. 

 

Eylemine başlarken stüdyo meselesinin bardağı taşıran son damla olduğunu ve asıl meselenin ise bu büronun, mültecileri iradesi olmayan, emeği sömürülmeye açık, haklarında verilecek her kararı kabul etmek zorunda olan birer köle gibi görmesi olduğunu ifade etmişti. Bütün bu sorunları konuşmak için  için büronun şefi ve sorumlusunun önerisi ile 21 Haziran’da yapılması planlanmış toplantıya Kırmızıgül  İHDD  ve PangeaKolektif’ten birer temsilci ile birlikte katılmak istese de bu talep büro tarafından geri çevrildi.

Görsel
Görüşme öncesi toplu fotograf

Görüşme öncesi Kırmızıgül, kızı ve derneklerin sözcüleri birlikteler. 

 

Yetkililerle yapılacak bu toplantı öncesi Valais Kantonu’nda yaşayan mültecilerin ve ismi geçen göçmen örgütlenmelerinin de katıldığı bir toplantı örgütlenmiş ve görüşmede iletilecek ortak sorunlar ve talepler belirlenmişti. 

 

Görüşmede; BACR bürosunun Croix-Rouge yerine çalışmaya başladığı Ocak 2020'den bu yana artan hak ihlalleri ve hak gaspları konuşulmaya çalışıldıysa da büro görevlileri konuyu yalnızca Kırmızıgül’ün çözülmeyi bekleyen bireysel sorunları ya da taleplerine indirgemek istediler. Bunun üzerine bu çekirdek aile, İsviçre İnsan Hakları ve Dayanışma Derneği ve PangeaKolektif (göçmen öz örgütlenmesi) imzalarıyla hazırlanan dilekçe elden teslim edilirken yazılı bir cevap talep edilerek toplantı sonlandırıldı. Toplantıda büro şefi tarafından sarf edilen “bu bir sistem ve bunu değiştiremezsiniz” sözleri ile bizden beklenenin de bu haksızlıklara boyun eğmemiz olduğunu açığa çıkarmıştır. 

 

Valais Kantonu’ndaki mülteciler daha birçok eşitsizliğe ve haksızlığa maruz kalmaktadır.

  • Uzun süreli kamp yaşamları,
  • Kamplarda yaşatılan zorunlu çalışmalar, 
  • Emek sömürüsü,
  • İticası tanınmış ve oturum hakkı olmasına rağmen ev arama iradesinin kendisinde olmaması,
  • Stüdyoda tek yaşayabilmenin karşılığında zorunlu çalışma ve bütçeden kesinti şartının dayatılması,
  • Eğitim haklarının kısıtlılığı vs.

daha sayabileceğimiz yüzlerce haksızlıkla mülteciler karşı karşıya kalıyorlar. 

 

Oysaki 1951 tarihli Cenevre Mülteciler Sözleşmesi 23. maddesi uyarınca “Taraf Devletler, ülkelerinde yasal olarak ikamet eden mültecilere, sosyal yardım ve iane konularında vatandaşlarına uyguladıkları muamelenin aynısını uygulayacaklardır.” Bu hüküm İsviçre makamları için anayasal düzeyde bir yasal zorunluluk oluşturmaktadır. Fakat Valais Kantonu’ndaki mülteciler, bırakalım İsviçre vatandaşlarıyla eşit uygulamalara tabii olmasını, diğer kantonlardaki mültecilerle bile eşit koşullara sahip değiller.  

 

Bu nedenlerle Valais kantonundaki mülteciler görüşme öncesi başlattıkları çalışmalarını daha fazla insanı katarak devam ettirmek noktasında kararlılar. Valais Kantonu yaşananlara dikkat çekmek, görünür kılmak, varolan haklarını savunmak ve dahası insanca bir yaşam sürebilecek koşullar istiyorlar. Bu mücadelelerinde sorunları ortak olan tüm mültecileri ve dayanışma gösterecek duyarlı insanları yanlarında görmek istiyorlar ve çağrı yapıyorlar ‘Yalnız değiliz, gelin Valais Kantonu’nda yaşananları birlikte görünür kılalım ve insanca bir yaşam için susmayalım’...